buraya nolmuş böyle. terkedilmiş babilin bahçelerine dönmüş. bakmamışım; solmaya terk etmişim. ama şu son iki haftamda ilgilenicem seninle.
maratona katılıcam da.
The Moon Is Just The Sun At Night
31 Temmuz 2011 Pazar
6 Şubat 2011 Pazar
30 Ocak 2011 Pazar
24 Ocak 2011 Pazartesi
count 3,2,1
son 3 dakika. 18 olmaya. reşit olmaya.
büyümüşüm gerçekten. işin en güzel yanı da kimlik göstermek zorunda kaldığında karşındakine pat diye kimliği çıkarıp gösterebilmek. ehliyet de alabilicem.
heyecanlı.
büyümüşüm gerçekten. işin en güzel yanı da kimlik göstermek zorunda kaldığında karşındakine pat diye kimliği çıkarıp gösterebilmek. ehliyet de alabilicem.
heyecanlı.
20 Kasım 2010 Cumartesi
büşra.itirafım var.
bazen düşünüyorum da.insanlara güven konusunda ciddi sıkıntılarım olduğunu fark ediyorum. çünkü minik bi yanlışlarında bile güven duygum sıfıra inebiliyor. pek şikayetçi de değilim aslında. ne kadar uzak olursam gereksiz insanlardan, o kadar kafam rahat. çok kin de tutmam. çünkü kin tutmam için o olaya yahut kişiye çok fazla önem vermiş olmam gerekir ki olan şey beni paramparça etsin. hiçbişeye de o derece önem vermediğimden kafama takacak kadar mühim, kin tutmamı gerektirecek kadar önemli görmüyorum hiçbişeyi. bazen ters tepse de bugüne kadar zararını görmedim. bi de bazen gereksiz atar yapıyorum. onu da farkına vardığımdan günden bu yana yapmamaya çalışıyorum. hatta yapmıyorum. ama birisine gerçekten kızarsam, o artık benim için ölmüştür. varlığı da yokluğu da sikimde olmaz artık.
aklıma gelmişken şu aralar gereğinden fazla empati yapıyorum. o dereceye geldi ki bi olay olunca insanlara sinirlenemiyorum. çünkü o kişi hakkında yeterli bilgim varsa, davranışının nedenini kendimi onun yerine koyduğumda illa ki bi mantık çerçevesine oturtuyorum. bazen insanları anlamak, onlara anlayış göstermek için gerekli oluyor ama. bu kadarı da fazla bu bünyeye. insanların güzin ablası olacak insan ben değilim. lütfen. bana göre değil.
ayrıca zayıf, kararsız, kendinden emin olmaya, özgüveni olmayan insanlardan haz etmiyorum. hep bi başkasına muhtaçmış gibi yaşayanlar, kendi gerekliliklerini bile yapmaktan aciz olan insanlar bana insan değil gibi geliyor. haz etmiyorum kısaca. benden uzak olmalarını diliyorum.
ay bu yazım çok uzun oldu. neyse. görüşürüz.
aklıma gelmişken şu aralar gereğinden fazla empati yapıyorum. o dereceye geldi ki bi olay olunca insanlara sinirlenemiyorum. çünkü o kişi hakkında yeterli bilgim varsa, davranışının nedenini kendimi onun yerine koyduğumda illa ki bi mantık çerçevesine oturtuyorum. bazen insanları anlamak, onlara anlayış göstermek için gerekli oluyor ama. bu kadarı da fazla bu bünyeye. insanların güzin ablası olacak insan ben değilim. lütfen. bana göre değil.
ayrıca zayıf, kararsız, kendinden emin olmaya, özgüveni olmayan insanlardan haz etmiyorum. hep bi başkasına muhtaçmış gibi yaşayanlar, kendi gerekliliklerini bile yapmaktan aciz olan insanlar bana insan değil gibi geliyor. haz etmiyorum kısaca. benden uzak olmalarını diliyorum.
ay bu yazım çok uzun oldu. neyse. görüşürüz.
15 Ekim 2010 Cuma
bu saatte ne napıyosun bakalım burda dedi till bilmiyormuşçasına.
bilinçaltım değişik yaratıklar tarafından ele geçirilmiş. rüyalarımdan anlıyorum bunu. aslında oldukça seyrek gördüğüm rüyaları hatırlarım ama. gördüm mü de tam görürürüm. hani uçuklukta sınır tanımam. samiyle tilli aynı kareye koyup aralarından tuvalete yetişmek için bi ben geçerim.
rüyalarda olmasa.
rüyalarda olmasa.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)